14 Nisan 2017 Cuma

makber

vulgar zaman dilimine göre şuan saat 23:15. görkemli kozmosun görkemli kaosunun bana ayırdığı şu minimal zaman diliminde seni düşünmek ve duyumsamaktan maksimal haz alıyorum.

aşk, ölümcül bir hastalıktır. onun ölümcüllüğü insanın tedavi olmayı reddetmesiyle mevcut olur. kontrolünden çıkar, mevcut olamazsın.

hastalığı sever insan. insan sever hastalığı. insan hastalığı sever. insan hastadır.

''hakikat çıkmazı şu kahpe dünya
bu çok kısa yoldan dönenler bilir,
bu yolun sırrıdır, fırsatlar, sevda
tutuşup parlayıp sönenler bilir.''

sen: hissedemiyorum kendimi. yabancı bir bedene hapsolmuşum, edward mordrake gibi sanki.

ben: güneşli bir ilkbahar günü rastladım göz bebeklerine kendimi ararken. çok paslı ellerimle dokundum, şeytanın dahi merhamet edeceği gülüşlerine.  porsuk kenarında yürürken görüyorum seni, ilk günkü yürüyüşünle. el ele. pek az acır kanatlarım, uçamıyorum. etme.

sen: buradalığım, sayıklamalarımla mevcuttur. sosyolojik tiksinti duyuyorum bedenimden. yaralarımı yalayarak dindirmeye çalışıyorum acılarımı. cehennemde doğdum ben, cehennemde büyüdüm. cehennem dikenleri üzerinde yürüdüm, -yalınayak. varoluşsal iniltilerini duyumsadın mı hiç?

ben: acı dolu sayıklamalarını dinledim, yıllarca. hissettim. seninle doğdum ben, seninle hissetmeye başladım kendimi. seni hissediyorum şimdi de -acılarını. gerçeği gördüm gözlerinde. ki gerçek, duyarsız bir iskelettir. oysa bir şiirsin sen. o kadar çok ben taşıyorum ki bedenimde, bazen hangisiyim bilemiyorum. bildiğim  tek bir şey var, benlerimin hepsi sana ait.

''kadınların sahiden doğurduğuna
toprağın da sürüldüğüne inanmıyorum.
nicedir kavrayamam haller içinde halim
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü
su içtiğim tas bana merhaba dedi, duydum
duydum yağmurların gövdemden ağdığını''

ben: kan akıyor kanatlarından ve kırıkların pek fazla. sevgilim beni yorma, ben seni bilirim. kısma sesini, uzak da olsam iniltilerini duyumsayabiliyorum.

sen: sana söylemek istediğim çok şey var fakat bunları söyleyemem, çünkü kelimelerde soğuk bir şeyler var, oysa benim yüreğimde soğuk hiçbir şey yok.

ben: bazen kendime çok ağır geliyorum. kendimi çekemiyorum beni kim niye çeksin diyorum. kendime gelemiyorum. ben yersiz-yurtsuzum, gülmek beni yorar. ağırlığım bu kadar. kendime fazlalığım.

sen: seninle eskişehir çok muhteşem olurdu.



''gözlerin -ki iğne deliği, içerisinden  tüm kainat geçer.'' sahi ya, bir daha hangi ana doğurur bizi?

müsvedde: bu yazı sürekli olarak kendini geliştirmeye, değiştirmeye devam edecek; yeniden doğacak, inleyecek ve itiraz edecektir.