13 Aralık 2017 Çarşamba

Esse est percipi

varolmak, algılanmış olmaktır anlamına gelen berkeley vecizesi. berkeley madde diye bir gerçekliğin var olmadığını ve dış dünya'nın algılarımızdan ibaret olduğunu düşünür. berkeley’e göre söz konusu algıları zihnimize yerleştiren tanrı’ydı. berkeley idealizmi, bana pek çok yönden bilim adamlarının son yıllarda sıkça dile getirdiği simülasyon argümanını hatırlatıyor. simülasyon argümanı denilen şey, kısaca şu 3 önermeden en azından birinin doğruluğu üzerine inşa edilmiş bir teori:

1- insanlığın var olmasından önce bizden daha gelişmiş teknolojiye sahip varlıkların yaşamış ve yok-olmuş olma ihtimali küçük de olsa vardır.
2- uygarlık olarak çok daha gelişmiş canlılar insanları simule edip etmemekle ilgilenmemektedir.
3- kesinlikle bir simülasyonun içinde yaşıyoruz.

bu argümanın muadili görüşlere göre, bizden daha gelişkin  ve  daha yetkin, evrenin tüm kaynaklarını  sınırsızca kullanabilen ve  sömürebilen bir canlı türünün tasarladığı bilgisayar programından ibaret canlılarız. varmak istediğim nokta şu, algılarımızı ve dış gerçekliğimizi tasarlayan  ultra-yetkin  bilgisayar mühendisinin yerine tanrı'yı yerleştirdiğimizi varsayalım. sonuç olarak;

pozitivist perspektifte bile olsa, berkeley idealizmi yaşamaya devam ediyor.

---------------

tanrı kelimesinden korkuyor olsa gerek; bilim adamları söz konusu argümanda bizi tasarlayan varlığa ultra-yetkin bilgisayar mühendisi demeyi tercih ediyorlar. sanki mühendisten tanrı olamazmış gibi. 

hasılı, mühendis olsaydım bu duruma fazlaca alınırdım.