22 Mart 2017 Çarşamba

katarsis

nietzsche'ye göre  katarsis: hepsi  yaralar sonuncusu öldürür.

müslüm gürses'e göre  katarsis: allah öldürür dünyadan alır, sen beni öldürdün hayatta bıraktın.

19 Mart 2017 Pazar

dağdaki koyun ile benim oyum bir değil hulusi

yazar hakkında düşüncelerimi belirtmektense aramızda geçen münasebetsiz bir olayı bütün teferruatları ile anlatmak isterim. tüm vuku-i hal tamamiyle anlattığım gibi gerçekleşmiştir.

evvela bundan yaklaşık 2-3 hafta kadar önceydi. harmanlanmış viskimi çay tabağıma doldurmuş, sigarayı külünü dökmeden bitirme çalışmalarıma devam etmekteydim. bu malum zat-ı aliden 'skype qel özel konuşaq .s' türü bir mesaj aldım. umarım skype'a gelmeme değecek bir şeyler söyler umuduyla bana söylenileni yaptım. mamafih yetmedi benden görüntülü konuşmamı istedi. insanlarda haya, özel hayat diye bir şey kalmamış efenim.

marjinal olduğumu diğer insanların bilmemesini istediğimden dolayı viski ve sigarayı masadan aldım. badehu kropotkin'in kitaplarını da tabi. velhasıl sonunda arkadaş kamerayı açtı ve şok oldum. aman allah'ım o ne çirkin surat öyle. tövbe esma yüzü billah simayla dalga olmaz ama o ne çirkin surat öyle. esnaf görünce kepenk kapatır, hastaneye gitse çirkinlikte tıp literatürüne girer o derece. çaktırmadım tabi azizim. gönlü olsun istemedim.

amma ve lakin bir süre sonra bu yazarda böyle bir kasılmalar falan. henüz bana mestur nermin vücudumu görünce hab-ı sükunette olan cevelan-ı deminin bana karşı harekete geçtiğini kıvrak zekamla kavrayıverdim tabi. insanları cürme teşvik etmek istemem lakin beni gören herkes de bu kasılmalar oluyor.

sözlüğün gidişatı hakkında yaptığımız uzun müzakereler sonucunda artık kameralı görüntüyü sonlandırmanın zamanı gelmişti. işte ne olduysa bundan sonra oldu. kamerayı kapatacağım yere bir yanlış tuş ile ekranı büyütüvermişim. o kocaman ve çirkin surat ekranın tamamını kaplayınca içimi bir korku kapladı. filhakika maderzad 15 tane zenci görsem bu kadar korkmazdım. elim ayağım titredi, kapatmaya çalışıyordum fakat korkudan bunu gerçekleştiremiyordum. derken hayatımın en uzun 10 saniyesini geçirmişim. o bunun farkında olmadı tabi. aradan bu kadar vakit geçmesine rağmen aynı dertten muzdaribim. her gece o mahrem surat rüyalarıma girip bana cerh ediyor.

ben ki aksa-yı meratip de muhterem bir zat-ı aliyim. beni bile imana getirdi bu yazar.


15.03.2013 20:02 ~ 16.03.2013 14:24

hala çişin olduğunu ve buralara baktığını biliyorum muhtar. ibrahim erkal'dan kafanı kaldırırsan yeşillendir.

13 Mart 2017 Pazartesi

şimdi biraz beckett okuyacağım, beni de seyret tanrım!

ahlak, bireyin içinde olduğu toplumun ve o toplumla daha önce ilişkide bulunmuş ardılı toplumların kültürü ile bireye işler. birey, bu tabuları edilgen bir biçimde ve dil aracılığıyla sahiplenir. bu da farklı toplum yapısı ve süregelen farklı kültürlerin farklı ahlaki yargılar oluşturmasına neden olur. ek olarak birey de toplumdan bağımsız olarak kendi için bir ahlak sistemi oluşturup-benimseyebilir.

çok mu ciddi oldu? aslında iyi biriyim ama biraz şeyim di mi?

doğar doğmaz kıçına atılan şaplak ile başlayan çığlığın, ölmek üzereyken çıkardığın acı-haykırışlar ile son bulur. hayat, iki çığlık arasında bocalayan boş nefestir. ve paradigma. doğar doğmaz kulağına okunan ezan, öldükten sonra camide verilen ezan ile son bulur. hayat, iki ezan arasında süregelen kuşluk vaktidir.

hala çişim varken ciddi olamıyorum. sahi, musa asa'dan ne bulmuş?

müstehcen ve kutsal şeyler vardır. bir şeyi müstehcen kabul edersen o şey müstehcen olur. aynı şey kutsal şeyler için de geçerli -sana göre. ben bir şeyi kutsal ve müstehcen olarak kabullenmiyorum çünkü onları müstehcen-kutsal şeyler olarak görmüyorum. biz belirliyoruz ve biz adlandırıyoruz. fark eder misin?

yanımda osurmayan adamın ahlakından şüphe duyarım.

sana olan sadakatini sonsuza dek sürdürecek birini arıyorsan köpek besle. çünkü köpekler insanın en büyük zaaflarından biri olan sadakati kullanır ve hayatında önemli bir yer eder. kedilere neden nankör denir bilir misin? sana itaat etmesi onun karnını doyurmana değil keyfine bakar da o yüzden.

bence iki erkek kedinin öpüşmesi gaylik gibi bir şey.

devrim, fabrika değil fikir yıkmaktır. eğer bir devrimin şartları; bir fabrikanın yıkılmasını gerektiriyorsa, insanların zihnindeki fabrika fikrini yıkamadığın müddetçe o fabrika -sen yıktıkça- yeniden üretilmeye devam edecektir. sen adına devrim dediğin şey ile iktidarı iktidarlaştırarak yok etmek istiyorsun. varolan ve varolmasından rahatsız olduğun iktidarı ortadan kaldırıp yerine bir üst-gerçekliği üreterek yeni bir iktidar yaratıyorsun. yaptığın tek yenilik ise; iktidarın biçimine şekil vermek.

liberal kızlar, susturuculu silah gibi hapşırır.

2 Mart 2017 Perşembe

nokta atışı: ironi

''kadınına mı gidiyorsun, kırbacını yanına almayı unutma!'' diyen nietzsche'nin arkasında elinde kırbaçla bekleyen bir kadın vardır. lou salome... düz bir cümlenin bu kadar karmaşıklaşmasına neden olan kadın. hangi yıldız parçasıydın da buldun beni? ve misilleme;
kırbaçlanmak istiyorsan, kadınını yanına almayı unutma!