2 Mart 2017 Perşembe

nokta atışı: ironi

''kadınına mı gidiyorsun, kırbacını yanına almayı unutma!'' diyen nietzsche'nin arkasında elinde kırbaçla bekleyen bir kadın vardır. lou salome... düz bir cümlenin bu kadar karmaşıklaşmasına neden olan kadın. hangi yıldız parçasıydın da buldun beni? ve misilleme;
kırbaçlanmak istiyorsan, kadınını yanına almayı unutma!

9 yorum:

  1. Selam;
    Ben Seda Nur.
    Öncelikle yazın hakkında konuşmak istiyorum. Lou ve Nietzsche hakkında bildiğim şeyler Nietzsche ağladıginda diye bir roman da okuduklarim dan ibaret.
    Kitap ta geçene göre Nietzsche ve onun bir arkadaşı Lou nun önünde diz çokuyorlar. lounun elinde de bir kırbaç. Böyle fotoğraf çekiniyorlar. Nietzsche elinde bir kırbaç la kadına gidiyor ve kadının elinde tehlikeli bir fotoğraf bırakarak geri dönüyor. kadına götürülenler değil birakilanlar tehlikelidir.
    Ve işte benim sorum. Bu aralar ahlak konusu baya kafamı kurcaliyor. Sence ahlak ne. Bir davranışı iyi kötü ahlaklı ahlaksız yapan ne. Ve ahlakın kaynağı ne?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selam.

      nietzche'nin, böyle buyurdu zerdüşt'te -yanlis hatirlamiyorsam- kullandığı "kadınına mi gidiyorsun kırbacını yanına almayı unutma!" sözü daha çok kadindaki güç istencini-tapınmayi vurgulamaya yönelik. ama ironik bir şekilde aşık olduğu kadın arkasında kirbaçla beklerken fotoğrafı vardir. yazi da bunun üzerine küçük bir misillemeydi.

      soruna gelecek olursak ahlak, insanin kendine yakışanı giymesidir-komik de olsa. rölative. bir başka perspektife göre kötülük iyiliğin en saf biçimidir derdi hocam. ortak bir ahlaki yargının varlığına inanmıyorum. bu da iyi-kötü kavramının belirsizliğine yol açıyor. bingo! asla cevaplanamayacak bir soru daha. neyi cevaplayabildim ki zaten :)

      Sil
  2. Peki insanlarda bulunan ortak duygular. Yani hepimiz yalan söylemenin ya da adam oldurmenin ahlak dışı bişey olduğunu biliyoruz.

    YanıtlaSil
  3. peki bunlar sence ahlak dışı mı? söz gelimi reina katliamcısı yaptıklarının ahlak dışı olduğunu düşünüyor mudur? yoksa yaptıklarından dolayı mükafatlandırılacağını mı düşünüyordur? veyahut tam tersi bir teröristi öldürürsen bu senin eylemini ahlaki mi yapar? birini öldürmenin veyahut yalan söylemenin geçerli bir sebebin olduğunda etik olduğunu söyleyebilir miyiz? eğer cevap evetse öne sunduğumuz nedenin geçerli olup olmadığını kim belirleyecek? birisinin iyiliği için bile olsa yalan söylemek etik-dışı mıdır mesela? bunların belirleyicisi-geçerli sebebi nedir, daha da doğrusu tüm bunlar insanlarda ortak mıdır?

    YanıtlaSil
  4. geçerli bir sebebin olsa bile adam oldurmek kötüdür. Belki yaşadığın toplumun fikirlerine göre o insanı öldürmek zorunda hissedersin kendini ama adam oldurmenin kötü bir şey olduğunu bilirsin.
    Iyi bir amaç için bile olsa yalan kötüdür.
    Yani öyle değil midir?
    Mesela 2. Dünya savaşında ki insanların çoğu silahlarını hiç atesleyememisler atesleseler bile yanlış yerlere nisan almışlar. Cephede iken bile insan adam öldürmekte tereddütte kalıyor. Bence teröristler inanılmaz bir psikolojik süreç sonucu o hale geliyorlar. Insani yapıları bozuluyor yani.

    (Burda ne kadar saçmaladim bilmiyorum ama bana cevap verdiğin için teşekkür ederim olaylara farklı bakış acilariyla bakmami sagliyorsun :) )

    YanıtlaSil
  5. hz musa ile hızır'ın hikayesini bilir misin?

    ''Hazreti Musa, İsrailoğulları arasında hutbe vermek için ayağa kalkar. Bu sırada kendisine; İnsanların en bilgini kimdir? diye sorulur.

    Hazreti Musa - Ben- cevabını verince Cenab-ı Allah (cc), ona şöyle vahyeder: - İki denizin birleştiği yerde kullarımızdan bir kul vardır ki, o senden daha bilgisizdir.-

    Hazreti Musa: - Ey Rabbim ona nasıl ulaşabilirim
    - diye sorunca Cenab-ı Allah Azze ve Celle kendisine şöyle vahyeder:

    - Bir zenbil içerisine bir balık al ve taşı, balığı kaybettiğin zaman ki yer işte arasıdır.-

    Hz Musa yanına bir arkadaşını da alarak yola çıkar. Bir kayaya varıp biraz dinlenince balık zenbilden çıkıp denize dolar. Uyandıklarında tekrar yolculuklarına devam ederler. Sabah olunca Hz Musa arkadaşına - Yemeğimizi getir, yolculuğumuzda yorulduk- der. Arkadaşı:- Hani bir kayaya vermiştik ya işte ben orada balığı unuttum -diye cevap verir. - Hz Musa; - İşte benim de aradığım buydu - deyip geri dönerler. Kayaya vardıklarında bir adam (Hızır) görürler. Hz Musa, selam verir. Hz Hızır, kim olduğunu sorunca - Ben Musa yım der. Hz Hızır: -İsrailoğullarının Musa sı mı? - der Hz Musa: -Evet- der ve devam eder:
    -Sana öğretilen ilimden bana öğretmen üzere sana tabi alabilir miyim?- sözünü bitirince Hz Hızır: Sen benimle asla dayanamazsın Ey Musa! Ben, Allah ın (cc) bana öğrettiği senin bilmediğin bir bilgi üzerindeyim. Sen de benim bilmediğim sana öğretilen bir bilgi üzerindesin. Diye cevap verir. Bunun üzerine Hz Musa İnşallah beni sabırlı bulacaksın, sana hiçbir şeyde karşı çıkmayacağım diye cevap verir.

    Hz Musa ile Hz Hızır sahilde yürüyerek aradan ayrılırlar. Buldukları bir gemiden kendilerini gemiye almalarını isterler. Hz Hızırı tanıyan gemilerden biri onları ücretsiz gemiye alır. Bu sırada bir serçe gelip geminin kenarından iki yudum su alır. Hz Hızır;

    Ey Musa, benim bilgim ve senin bilgin Allah ın (cc) bilgisinden ancakşu serçenin denizden aldığı yudum kadar eksiltebilirler.

    Adamlar bizi gemiye ücretsiz bindirirler. Sende içindekiler batsın diye gemiyi deldin

    Bu sözler üzerine Hz Hızır;

    Ben sana benimle dayanamazsın demedim mi? der. Hz Musa;
    Unuttuğumdan ötürü beni cezalandırma ve bu davranışımdan dolayı bana güçlük yükleme diye Hz Hızıra cevap verir.

    Yollarına devam ettikleri sırada Hz Hızır oyun oynayan bir çocuk gurubundan bir çocuğun kafasını tutup eliyle başını koparır. Hz Musa dayanamayıp;

    Bir kısas olmadan suçsuz bir cana kıydın deyince Hz Hızır ikinci defa;

    Ben sana, benimle dayanamazsın demedim mi? der.

    Yollarına yeniden devam ederler. Bir müddet sonra yıkılmak üzere olan bir duvar görürler. Hz Hızır bu duvarı eliyle düzeltince Hz Musa;

    İsteseydin bundan dolayı ücret alabilirdin der ve bu konuşması Hz Hızırla arkadaşlıklarının sonuna getirir. Hz Hızır;

    İşte bu benimle senin ayrılmamıza sebeptir. Der ve yaptıklarının sebebini açıklar;

    Gemi denizde çalışan birkaç yoksula çıttı. Onu kusurla kılmak istedim, çünkü ötelerinde her gemiye el koyan bir hükümdar vardı.

    Çocuğa gelince, onun anne ve babası inanmış kimselerdi. Çocuğun onları azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korkmuştuk. Rablerinin daha temiz ve onlara daha çok merhamet eden birisinin vermesini istedik.

    Duvar ise şehirde iki yetim çocuğa çıttı. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı, Babaları da iyi bir insandı. Rabbin onların erginlik çağına ulaşmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi.

    Ben bunları kendiliğinden yapmadım. İşte dayanamadığın şeylerin yorumu budur.''

    peki şimdi hızır'ın yaptığı şey ahlak-dışı mıdır? iyi bir amaç için bile olsa yalan ve cinayet kötüdür diyelim. bu durumda bir adam canına ve malına kastettiğinde kendini savunarak sen onu öldürürsen, hapislerde çürümen değil mi peki böyle düşünürsek? sence hızır çocuk öldürdüğü için ahlaksız mıdır?

    saçmalamıyorsun merak etme. ben teşekkür ederim, yazılarımın okunduğunu bilmek ve üzerine konuşabilmek iyi hissettiriyor. daha hızlı cevap verebilmek isterdim bazen işlerim olabiliyor, kusura bakma.

    YanıtlaSil
  6. Verdiğin örnekten yine evrensel olan ahlaki yargılar çıkarabiliriz. Bence yanlislik ilk başta Hızır in yaptıklarına tek boyutlu bakmamız. Olaya bakıp da aa çocuğun başı koptu diyerek bunu ahlak dışı kabul ediyoruz. Sonra ise altında yatan iyi bir neden görünce bunun ahlaki olarak iyi olabileceğine kanaat getiriyoruz-evrensel olarak-
    Yaptığı eylemin ilk görünüşte kötü olarak algilandigini biliyor ki Hızır da Hz. Musa yi uyarıyor. Hz. Musa'nın soru sormamasi gerekli olaya sadece tek boyutlu bakmamayi öğreniyor Hızır in yanında. Zaten Hızır altında yatan nedenleri anlatinca Hz. Musa da bunun iyi olduğunu anlıyor.
    Evime bir hırsız girse ve ben onu öldürsem ilk başta adam öldürmekten yargılanırim. Sonra mahkemede canıma ve malima kasıt olduğumu soyleyince ceza almıyorum. Yani mahkemede benim yaptığım eylemin kötü olduğunu söylüyor. Ki mahkeme toplumun düşüncelerine göre ooluşur yani herkes benim kötü birsey yaptığım konusunda anlasiyorlar. Benim iyi bir nedenim olunca da bu kötü bir eylem olmaktan çıkıyor.
    Ne kusuru ne zaman boş isen o zaman yaz..

    YanıtlaSil
  7. "Arzularımız o kadar şiddetlidir ki
    bazen birbirimizi parçalamak isteriz.
    Ama topluluk duygusu bizi durdurur.
    Lütfen not edin:
    işte bu,
    neredeyse ahlak'ın tanımıdır."
    ~Friedrich Nietzsche

    bir dahaki yazıda üzerine tekrar yazmayı deneyeyim olur mu?

    YanıtlaSil